27 Nisan 2011 Çarşamba

Türkiye'de Kadın Olmak, "Çizgili Muhabbet" Karikatür Sergisi


Çizgilerle, Türkiye'de kadın olmak...

Bağımsız bir karikatür oluşumu olan 'Çizgili Muhabbet', Türkiye’de kadın olmanın zorluğunu ve kadınların acılarını anlatmak için, 3 Mayıs'ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde ‘Türkiye’de Kadın Olmak’ adlı bir sergi açıyor.
2 Mayıs 2011 Pazartesi

Bağımsız bir karikatür oluşumu olan Çizgili Muhabbet, Türkiye’de kadın olmanın zorluğunu ve kadınların acılarını anlatmak için kollarını sıvadı.

Çoğunluğu kadın, 32 çizerin 58 eserinden oluşan ‘Türkiye’de Kadın Olmak’ sergisi, 3 Mayıs Pazartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi'nde (CKM) açılıyor. Sergi açılışı için düzenlenen kokteyl, saat 18.00'de yapılacak. Açılışa kadın dayanışma inisiyatiflerinin temsilcileri de katılıp kısa konuşmalar yapacaklar.

Sergi 12 Mayıs Perşembe gününe kadar açık kalacak. Caddebostan Kültür Merkezi, Bağdat Caddesi, Haldun Taner Sokak, No: 11, Kadıköy adresinde.

KADIN ÇİZERLER ÇOĞUNLUKTA...

Serginin anlatısına uygun bir biçimde, kadının sorunlarını ve acılarını en iyi bir başka kadın anlatacağı için etkinlikte kadın çizerlere öncelik tanıyor.  Sergiye ulusal katılım sağlayan 'Çizgili Muhabbet' grubu, kadınların sorunlarını çizgilerle kadın karikatüristlerden 'dinleneceği' bir sergi tasarlamış. Ama sergi bununla sınırlı değil, farklı gözler farklı bakış açıları da mevcut bu sergide... Aynı sorunları duyarlı erkek çizerler de çizgileriyle anlatıyor.

Kısacası, çok farklı hikayeleri anlatmayı arzulayan bir sergi, “Türkiye’de Kadın Olmak...”

Sergiye katılan sanatçılar: Elif Songür, Beti Gül Umuroğlu, Aslı Yücel, Çiğdem Demir, Hülya Can Erşahin, Gülben Gülderen, Zeynep Güngör, Feyhan Güver, Ekin Kılıç, Asuman Küçükkantarcılar, Sezer Odabaşoğlu, Gizem Salman, Vahit Akça, Elgin Akpınar, Hüseyin Alpaslan, Cemal Arığ, Recep Bayramoğlu, Nural Birden, Hayati Boyacıoğlu, Lütfü Çakın, Hüseyin Çakmak, Levent Dağaşan, İsmail Doğan, Halis Dokgöz, Levent Erpen, Firuz Kutal, İ. Serdar Sayar, Serkan Sürek, Hilmi Şimşek, Ali Şur..

BİRAZ ÇİZGİ, BİRAZ SÖZCÜK: ÇİZGİLİ MUHABBET...

Böyle yakıcı toplumsal sorunlara yoğunlaşan Çizgili Muhabbet karikatüristleri, ‘peki siz kimsiniz?’ sorusuna şöyle cevap veriyor:

"Bugün sanatın yeni bir perspektife ihtiyacı var. Uzun zorlu bir yolcululuk gerekli. Ama bizler bütün bu macerayı tek başımıza göze alamayacağımızın farkındayız. Yazı ve çizgi metalaştığından beri anlatacaklarımız hep piyasanın duvarlarına çarpıyor. Bugün bir şeyler söylemek, çok zor; Ama her zamankinden de daha çok gerekli.

Çizgili muhabbet, gerçekleşmesi zor bir rastlantının meyvesi olarak bir araya geldi. "Novalis, 'Aynı masalları dinlemelerine rağmen ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar’ demişti. Anlatacağımız çok şey var: Hepsi yalnızca sizin hikayeleriniz ama hiçbirini bu şekilde duyup görmediniz. Çünkü biz birer aynayız. Görünen gerçeğin kendisi değil onun arkasındaki görmezden gelinen yansımayız.

Buzdağlarının çok gidilip hiç görülmeyen yerlerinde oyunlar oynuyoruz biraz. Gerçeğin görülmeyen taraflarını göstermek için buradayız. Hikayeler ve insanlar aynı ama görecekleriniz çok farklı. İçimizden geçerek yansımaları yaratan ışığın çok farklı renkler oluşturacağına inanıyoruz. Ne doğruyuz ne de yanlış. Belki mütevazı bir avangard... Her avangardın her özgürlük gibi sonunda zıddına dönüşeceğini biliyoruz.

Çizgilerle bir yerlere varmayı düşlüyoruz. Yolcuğumuzun temel prensibi ‘değişim’. Anlattıkça yol alıp yenileneceğiz. Sözün özü adımızda saklı: Biraz çizgi, biraz sözcük: Çizgili Muhabbet!"

KADIN SORUNLARI BİLDİRİSİ...


‘Türkiye’de Kadın Olmak’ sergisine katılan çizerler, çizgilerle sessizce seslerini yükseltmek istiyor. Sergiye yönelik yayınladıkları kadın sorunları bildirisinde sergilerinin amacını ve içeriğini şöyle anlatıyorlar:

'ÇİZİYORUZ!'

"Her gün öldürülüyoruz! Bahaneleri çok. 'Boşanmak istedi öldürdüm', 'Namus', 'Yemek yapmamıştı', 'Kot pantolon giymişti', 'Kıskanıyordum'...

Bitmez tükenmez, sebepleri.

BİZ HER GÜN ÖLDÜRÜLÜYORUZ!

Kayıtdışı çalıştırılıyoruz, sigortasız ve düşük ücretle. Aynı işi yaptığımız erkek arkadaşımızdan daha düşük ücret alıyoruz ki, yasalardan kaldırılan aile reisliği fiili olarak kalkmasın. Kadınız, ucuz işgücüyüz. İş kazası olur, yen içinde kalır. 2009 Eylül'ünde İstanbul'da sel sularında boğulan yedi tekstil işçisi kadın arkadaşımızı unutmadık. Hani ailelerine 'kan parası' verilen. Ve bilirkişilerin bilmezden geldiği yedi kadın arkadaşımızı.

BİZ HER GÜN ÖLDÜRÜLÜYORUZ!

Kadınız, sokaklarımız yok. Gecelerimiz bize yasak. Tecavüzcünün cezasında hafifletici sebeptir saat 21:00'den sonra sokakta dolaşmamız... Dekolte giymemiz, tahrik sebebidir. 15 yaşında 26 adamın tecavüzüne uğrayan çocuğumuzu unutmayız! Hani adli tıbbın, yaşını büyütmeye çalıştığı, hani hakimlerin neredeyse çocuğumuza ceza keseceği... Münevver'i unutmayız biz. Hani başbakanın çıkıp da 'kızına sahip çıkmazsan ya davulcuya ya...' dediği, canavarca öldürülen kızımız Münevver'i.

BİZ HER GÜN ÖLDÜRÜLÜYORUZ!

Ev içinde ücretsiz işçi, karın tokluğuna çalışan köle. Cinsiyetçi iş bölümünün 'emrinde' biz milyonlarca kadın. Çocuk bakımından yalnız kendi sorumlu olan. Hani çalıştığı iş yerinde patronu kreş açmadığından, çocuk doğduktan sonra işinden olan. Hani yeni bir işe girmeden önce '3 yıl hamile kalmama' şartının bulunduğu sözleşmeleri imzalayanlar.

BİZ HER GÜN ÖLDÜRÜLÜYORUZ!

'Kadın ve erkek eşit mi' sorusunun hala sorulabildiği. Yatak odalarımıza terbiyesizce girme hakkını kendilerine vazife bilen devlet 'adamları'... En az üç çocuk isteyenler. Ruhumuza, bedenimize zorla sahip olanlar.

BİZ HER GÜN ÖLDÜRÜLÜYORUZ!

ÖLDÜRÜLMEMEK İÇİN ÇİZİYORUZ, ÖLDÜRÜLDÜĞÜMÜZ GÜNLER İÇİN ÇİZİYORUZ. KADIN VE ERKEĞİN EŞİT OLDUĞUNU ÇİZİYORUZ KAĞITLARA, DUVARLARA, KAFALARA.

BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜ OLDUĞUMUZU GÖSTERMEK İÇİN ÇİZİYORUZ!"

Hiç yorum yok: